TÜBİTAK tarafından organize edilen yeni tip Koronavirüs'e karşı yürütülen aşı üretim projesine katılan Pendik Veteriner Kontrol Enstitüsü, çalışmalarına önümüzdeki hafta başlıyor. Sultan II.Abdülhamid tarafından kurulan ve 126 yıldır aşı, serum üretimi yapan enstitü, hazırlık çalışmaları öncesi kapılarını açtı.
Aşı çalışmalarının enstitüye ait bölümünü sürdürecek olan laboratuvar ekibinde de yer alacak olan Pendik Veteriner Kontrol Enstitüsü Müdürü Dr. Fahriye Saraç, "Biz zaten yıllardır hayvan aşıları geliştirerek ve üreterek insan sağlığını korumaya yönelik çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Her ne kadar ara konakçısı henüz ortaya konulmamış olsa da Kovid-19'un da muhtemelen hayvan bulaşı olduğunu düşünülerek, aşı geliştirme çalışmalarında yer aldık" dedi.
Yıllık 30 milyon doz aşı üretimi gerçekleştiren bir konumda
Projedeki temel amaç, koronavirüs hastalığı etkeni SARS-CoV-2 virüsü için acil, inaktif insan aşısı geliştirilmesi. Projenin ilk 3 basamağı, ana basamakları oluşturuyor. Enstitü, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından virüsün üretilmesine yönelik her türlü çalışmanın yürütülmesinde gereklilik olarak belirtilen BSL 3 (Biyogüvenlik seviyesi 3) laboratuvarına sahip. Projenin tüm aşamalarında yer alacak olan enstitü, BSL-3 laboratuvarı, yetişmiş insan gücü, tüm bilgi birikimi ile çalışacak. Sultan II.Abdülhamid tarafından kurulan ve 126 yıldır aşı, serum üretimi yapan Pendik Veteriner Kontrol Enstitüsü, koronavirüs (Kovid-19) için aşı çalışmalarına önümüzdeki hafta başlayacak. Enstitü, son 50 yıldır viral aşı üretim ve hastalık teşhisleri konusuna özel viroloji laboratuvarlarına sahip ve yıllık 30 milyon doz aşı üretimi gerçekleştiren bir konumda olup kuş gribi, kuduz, şarbon, brusella gibi kontrol altına alınması ve mücadelesi insan sağlığı açısından önemli olan, ilaç ve aşı araştırma geliştirme ve kontrol projeleri yürütüyor.
Aşı çalışmaları haftaya
Kovid-19 aşı çalışmaları ve enstitü hakkında DHA'ya açıklamalarda bulunan Pendik Veteriner Kontrol Enstitüsü Müdürü Dr. Fahriye Saraç, şunları söyledi:
“Aşı çalışmalarına tam olarak başladık diyemeyiz, hazırlık aşamasındayız. Biyogüvenlik seviyesi 3 olan bir laboratuvarımız var enstitümüz içerisinde 2010 yılında yapıldı. Normalde hayvan hastalıklarıyla mücadele kapsamında, kuş gribi, şarbon, brusella ve kuduz gibi etkenleri bu laboratuvarda çalışıyoruz. Ama Kovid-19 dünya için olduğu gibi bizim için de çok yeni bir virüs. O yüzden şu anda ekstra önlemleri alıyoruz, bakım aşamasında, önümüzdeki hafta tamamlanmasını bekliyoruz. Daha sonra da çalışmalara başlayacağız. Enstitümüzde virolojiye özel 2 laboratuvarımız var. Bir tanesi teşhis laboratuvarı, diğeri aşı üretim laboratuvarı. Aşı üretim laboratuvarındaki arkadaşlarımız hem aşı geliştirme, hem de viral aşıların üretimi konusunda deneyimliler. Oradan iki arkadaşımız ve bir de bütün biyogüvenlik seviyeleri konusunda uzman bir arkadaşımız var, o da bizim çalışma ve çevre güvenliğimizden sorumlu olacak. Projede yer alan diğer hocalarımızla beraber projeleri yürütüyor olacağız."
“Covid-19'un da hayvandan bulaştığı şu anda öngörülüyor"
Dr. Saraç, veteriner hekimlerin çalışmalarına dikkat çekerek, “Çok çok geçmişe baktığınız zaman aslında yüzyıllardır insan hekimleri ve veteriner hekimleri birlikte çalıştılar. Bugün Dünya Sağlık Örgütü tarafından da açıklandığı üzere özellikle son 10 yılda yeni çıkan hastalıkların yüzde 75'i zoonoz hastalıklar yani hayvanlardan insanlara bir şekilde bulaşan hastalıklar. Bu yüzden zaten yüzyıllardır insan ve veteriner hekimleri, dirsek dirseğe çalışıyor. Kovid-19'un da hayvandan bulaştığı şu anda öngörülüyor. Her ne kadar ara konakçısı ortaya konulmamış olsa da biz zaten yıllardır hayvan aşıları geliştirerek ve üreterek insan sağlığını korumaya yönelik çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Kovid-19'un da muhtemelen hayvan bulaşı olduğunu düşünülerek, aşı geliştirme çalışmalarında yer aldık. Aslında tüm aşı, ilaç, kozmetik çalışmaları hayvanlar üzerinde deneniyor. Ve yüzyıllardır bu şekilde olmuş. Sizin bugün kullandığınız bütün aşılar, bütün ilaçlar, bütün sağlık ürünleri öncesinde deney hayvanları üzerinde denenmek zorunda. Ancak bu şekilde insan organizmasına en yakın hedef hayvan seçilerek güvenliğinden ve etkinliğinde emin olduktan sonra ruhsatlandırma aşamasına geçiliyor ve ürün olarak piyasaya sürülüyor. Günümüzde de bu tek sağlık konsepti olarak vurgulanıyor ve hep birlikte çalışılmış ve çalışılmaya devam edilecek" diye konuştu.
Proje ortakları
Dr. Fahriye Saraç, aşı çalışmasının paydaşları konusunda da şu açıklamalarda bulundu:
“TÜBİTAK Başkanlığı'nın Kovid-19 ile ilgili acil bir çağrısı oldu. Bu Kovid-19'a karşı ilaç ve aşı geliştirme çağrısıydı. 14 proje buraya başvurdu. Projelerden bir tanesi Selçuk Üniversitesi Veterinerlik Fakültesinden Prof. Dr. Osman Erganiş'in yürütücülüğünde olan bir proje. Bu projeye biz de kurum olarak katılıyoruz. Selçuk Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Sakarya ve Bursa Uludağ Üniversitesi olarak 4 üniversite var, tıp ve veterinerlik fakültelerinden hocalarımız var. Bunun yanında TÜBİTAK MAM ve özel bir aşı üretim firması da proje partnerlerinden. Bakanımızın desteği için gerçekten çok teşekkür ediyoruz. Ayrıca bizimle birlikte çalışacak ve emeği geçecek tüm arkadaşlara şimdiden teşekkür ediyorum. Biz veteriner hekimler olarak hayvan hastalıkları mücadelesinde sahadan laboratuvarlara birçok yerde hizmet veriyoruz. Ciddi özverili bir şekilde çalışıyoruz ve insan sağlığına çok ciddi bir şekilde mesai harcıyoruz."