Malum günümüzün en büyük siyasi tartışma konusu yerel seçimler: Genci, yaşlısı, çoluğu,çocuğu, patronu,işcisi herkesin sohbet konusu siyaset, seçimler ve kim kazanacak.
31 Mart 2024 yerel seçimleri,şunun şurasında yanlızca bir hafta kaldı.Siyasi tansiyonun yükseldiği heyecanın doruk yaptığı seçimler her geçen gün daha bir karmaşaya ve nefret diline dönmeye başladı.
Hiç kimse kusura bakmasın ama Türk siyasi hayatında siyasi üslup hiçbir zaman son dönemdeki kadar yozlaşmamıştı. Geçmişte siyasi tartışmaların en sert ve yoğun olduğu dönemde, hiçbir siyasetçi karşıtlarına "ulan", “ahlaksız", haysiyetsiz", "şerefsiz", "terbiyesiz", "onursuz", "alçak", "hain" demedi. Siyasette böyle bir dilin kullanması, her şeyden önce ülkeye zarar verir, birlik ve beraberliğin sağlanması imkansız hale gelir, uzlaşma kültürü ortadan kalkar. Bugün siyasette yaşanan budur!
Son zamanlarda özellikle seçim dönemlerinde siyasi liderlerin her geçen gün dozunu arttırarak sürdürdüğü tartışmaları ve polemikleri, kullandıkları düzeysiz üslupları, topluma ve siyasi parti tabanlarına olumsuz yansıyor, şiddet içerikli üsluplar toplumsal şiddetin de artmasına neden oluyor.
Siyasette gerilim arttıkça insanlar arasındaki ilişkilerde yeni yeni şiddet gösterilerine tanık oluyoruz. Daha üç gün önce Antalya'da Chp broşürü dağıttığı için bir genç canından oldu. Öncelikle yöneticiler nefret terimlerini sık sık konuştukları için vatandaşta bu akıma ayak uyduruyor. Oysa ki lider demek insanların o kişileri kendilerine örnek alması demektir. Öğretmenimizi, büyüklerimizi, sevdiğimiz insanları örnek alırız. Liderler de örnek alınmak istiyorlarsa üsluplarını mutlaka kontrol ve denetim altına almalıdırlar. Bunun başka yolu yok, onlar ilişkilerini, üsluplarını yumuşattıkça topluma hoşgörü olarak yansır.
Siyasetçilerin büyük çoğunluğunun her geçen gün "sertlik" dozunu arttırarak sürdürdüğü tartışmalarda kullandıkları "ağır hakaretlere varan" nitelemeler ve sözler, topluma ve siyasi partilerin tabanlarına olumsuz yansıyor. "nefret ve hakaret içerikli üslup" toplumsal bölünmenin de artmasına neden oluyor. Uzmanlara göre toplum, rol model olarak aldıkları siyasetçilerin tavrıyla özdeşleşebiliyor, kendi tavırlarına "bu üslubu" yansıtabiliyor.
Siyasetçinin kullandığı dil ve üslup; toplumda barışı, adaleti, adabı, nezaketi, birlik ve beraberliği ortadan kaldırıyor ve toplumda gerginlik ve kutuplaşmayı artırıyor. Tam da bu noktada, siyasilerin partilerine karşı olduğu gibi, millete karşı da sorumlu hissetmek gibi bir mecburiyetleri vardır.Hoşgörü,huzur, barış, saygı, sevginin hakim olduğu medenice oyumuzu kullanabileceğimiz sağlıklı bir seçim olması arzusuyla şimdiden kazanan tüm seçmenlere, memleketimize biz vatandaşlara hayırlı olsun.İnşallah seçilen başkanlar koltuğa oturunca verdikleri vaatleri unutmaz ve halk olarak kendilerine kolay erişim sağlayabiliriz.
Güldane KAYA KAÇAR